GÖNDERİLER



Brazilya'ya daha gider gitmez en büyük sanayi şehirlerinden São Paulo, kocaman uluslararası havalimanı var. Orda her çeşit millet geçiyor. Koca havaalanında bir tek İngilizce kelime görmedim, her şey Portekizce. Koskoca ülkenin havalanında orda bile bir tek kelime İngilizce kelime yok, şehirde bile. Hatta dersin ki bir sürüde turist geçiyor ordan (Turizmi epey gelişmi bir ülke). Ayrıca Güney Amerika'dan gelen Turistlerin yüzde otuzu Brazilya'dan geçiyor. Ona rağmen yol işaretleri, ilanları, mamülleri, hatta ihraç edilenleri üstünden bir kelime İngilizce yok hepsi Portekizce. Ben bunu Hollanda'da da gördüm. Hollanda dili aslında İngilizce ile Almanca'nın kırması bir dil. Bu kadar İngilizceyle akraba bir dil olduğu ve ayrıca hıristiyan mezhebide aynı İngilizler gibi Protestan mezhebidir. Sıkı bir geçmişi vardır. Ona rağmen Hollanda da mamüllerin, hatta ihraç edilen malzemelerin üstünde İngilizce yok, hepsi Hollanda dilinde. Onu ordada gördüm. HANİ DÜNYA DİLİ İNGİLİZCE OLMUŞTU, HANİ DÜNYA KÜRESELLEŞİYORDU? Ya bunlar İstimlak edilmiş ülkelerin ahalisine yutturmak içindir. Tabi Cezayirlilerede sorarsan Dünya Dili Fransızca oldu. Eski Sovyet ülkelerine sorarsan Dünya dili Rusça oldu. Şuanda Amerika Amerika, Amerikan Bayrağı diyoruz başka bir şey demiyoruz.


YAZIDA BİR KUSUR GÖRDÜYSENİZ KONU BAŞLIĞINI VE HATANIN BULUNDUĞU YERİ İLETİŞİMDEN BİLDİRİNİZ.

Hani Dünya Dili İngilizceydi, Dünya Küreselleşiyordu?



Avrupa harpten sonra bitmişti. 2 Dünya harbiyle Avrupayı bitirdiler. 2. DÜnya harbiyle tam bitirdiler.
Bugün Avrupa sıfırdır. Ne ordusu var dosdoğru, ne kaynakları var. Önceden sömürgelerden geçiniyordu şimdi oda yok. Ben Avrupaya çok sık sık gidiyorum, konuşmalar yapıyorum. Birde bir huyum vardır halkın arasına karışıp herkesle konuşurum, üst tabakayıda tanırım her ülkede. Avrupa da şimdiye kadar bizde ki gibi Avruğa Birliği deyip duran ayarlı basın-yayın hariç Avrupa Birliğinden memnun olan bir tek kişiye rastlamadım. Tek kişiye rastlamadım kaç senedir. Bu bir hikayedir, efsanedir Küresel Kraliyet'in kurulmasında ara nağmelerden biridir. Maksat Avrupadaki insanların kimliklerini tek tek yok etmektir. Zaten Avrupa 1945'den sonra hapı yutmuştur. Hatta 45'den sonra öyle görünüyor ki sonradan bakıyorum tabi o zaman onu düşünmedim. Avrupa'nın 19, 20. yüzyılda 1930'a kadar bir altın çağ yaşadı bilimde, sanatta, felsefede vb. alanlarda.
Bayağı muazzam Almanya, Avusturalya... Tabi bunlar kırpıldı. Kültürnü yok etme oyunları sadece Türkiyede yapılmıyor. Mesela Almanya'da da çok yapılıyor. Orda da aklı başında kişiler şikayetçi, gençler falan perişan. Nasıl bizde eğitimi kırpıp kırpıp Türk tarihini okutmayacaksın, Türk coğrafyasını okutmayacaksın, dilini yok edeceksin. Dilini yok ederken yabancı dille eğitimide hiçbir şey öğrenemeyesin diye yapılıyor zaten. Çocuklardan bir çok mektup geliyor. Biz diyodukta anamıza, babamıza korkuyorduk yanlış biliyoruz falan diye ama şimdi anladık hakikaten hiçbir şey öğrenemedik diyorlar.

YAZIDA BİR KUSUR GÖRDÜYSENİZ KONU BAŞLIĞINI VE HATANIN BULUNDUĞU YERİ İLETİŞİMDEN BİLDİRİNİZ.

Avrupa Bugün Sıfırdır


Amerika bize yardım olarakta para vermemişlerdir, kendi kaynaklarımızla bizi bitirmişlerdir. Zaten en iyi sömürgecilik odur. En iyi misyonerlik kendine yaptırılandır. Bir yazımda bahsetmiştim, Bir ülkenin işgali için iki yöntem vardır. Biri Kaba kuvvet diğeri yumuşak güç. Kaba kuvvette gelirsin bombalarsın, asarsın kesersin. Viyatnamda olduğu gibi. Bu hem masraflı olur hemde masraflı olur, tepkide olur falan. Bu yöntem etkili bir yöntem değildir. İkinci yöntem yumuşak yöntem: Sana yardım ediceğiz, burs vereceğiz. Orada bir kaç ay kalırsın beynini yıkarlar, bu zamanla arttırılır. Sonra millet kendi eliyle her şeyini teslim eden kafaya gelir. Bu yumuşak güç yönteminin batı açısından en başarılı uygulandığı yer Türkiyedir. Afrikada bile uyandı adamlar, tabi Türkiyede uyananlarda var. Hele bu eğitimden geçmesek kafa çalışır hala.



YAZIDA BİR KUSUR GÖRDÜYSENİZ LÜTFEN BİZE İLETİŞİMDEN ULAŞINIZ.

Bir Ülkenin İşgali İçin İki Yöntem Vardır



Çok büyük bir padişah, bu millet için 33 sene Dünyanın en belalı zamanında bir karış toprak
vermemiş, koskoca imparatorluğu dünyanın 3. büyük devleti olarak ayakta tutmuş ta ki dışarıdan ve
içeriden oynanan oyunlarla tahtan indirilene kadar 1908 de. SULTAN ABDÜLHAMİD HAZRETLERİ burada yatmaktadır. Onu soynu sopunu unutturulmakta olan milletim adına bu atamada şükranlarımı sunuyor ve Allah'tan rahmet diliyorum. Onu yaptığı eserler hala İstanbul'da. Sultan Abdülhamid denge siyaseti sürdürmüştür. Ne Batıya ne doğuya yamanmıştır. Onun içindir ki 33 yıl imparatorluğu bir karış toprak vermeden ayakta tutmuştur. Ve ondan sonra gelen ikinci büyük atamız ATATÜRK'te tıpatıp aynı siyaseti Gütmüştür. Oda denge siyaseti sürdürmüştür Tüm Dünya ülkeleri arasında. O zamanlar parasız pulsuz olduğumuz halde Kurtuluş savasışından sonra Dünyanın en itibarlı bir devleti haline gelmiştir. Ama bugün şu halimize bak. Bu atalarımıza ÖVÜNEMEKTEN ÇOK LAYIK OLMAYA ÇALIŞIYORUZ.
İnşallah bu vatanda gönüllü olarak yabancı devletlere toprağını veren değilde şerefli olan torunlar olduğunu ispat ederler.

YAZIDA BİR KUSUR GÖRDÜYSENİZ LÜTFEN BİZE İLETİŞİMDEN ULAŞINIZ. 

Oktay Sinanoğlu'nun Ağzından Abdülhamid Han



Benden başka kimse çıkıpta eğitim dili Türkçe olmalıdır, İngilizce olmamalıdır. Tarzanca, dünyanın 250 kelimelik paçavralar dili, köleler dili olmamalıdır diyen benden başka 50 senedir çıkan olmadı. Aklı başında hiçbir ülkede böyle kepazelik olmaz. Seni yok etmek için yapılan en büyük oyundur. Cahil kal, kafan çalışmasın, ona buna özen sonra topraklarını da seve seve başka ülkeler veresin diye yapılmış bu oyun Kitaplarımda (Bye Bye Türkçe, Hedef Türkiye vb.) uzun uzun bahsettim. Kürtler Kürçe Eğitim istiyor. Peki Türkler ne diyor? Hiçbir şey demiyor. Nitekim Irak mahvedildikten sonra Kerkük bölgesinde ki Türkmen lafı hiç edilmedi(Batı etmez tabi). Bunlarıda bir tek ben yazdım. Kerküklü Türkler gelip boynuma sarılıyor. Tabi oralarda İşgalcilerin ilk yaptığı şey ülkenin eğitimini değiştirmektir. Hatayı ilk Fransızlar aldı ilk iş eğitim dilini Fransızca yaptılar. Atatürk orayı tekrar alınca eğitim dilini Türkçe yaptı. Kerkükte adını bildiğiniz zatın (hakiki adınıda bilmessinizde neyse) akrabası gitmiş Kerkükte Üniversite kurmuş. Bende Örütbağda(İnternette) gördüm. Türk kültürünü, türk olan her şeye küfür etmekle başlıyor. Burada da Üniversite kurmuş adam. Eğitim dili ne biliyor musunuz? Kürtlere eğitim Kürtçe, Türklere eğitim İngilizce. Aynı bölgede bir cemaatin, oda gitmiş bir okul açmış. Oradada aynen Kürtlere Kürtçe, Türklere İngilizce eğitim veriliyor ve bu konuda benden başka kimse sesini çıkartmıyor. Şu milletin haline bak kendini Tarzan falan zannetmeye başlamış. Tarzanın ülkesi batmış, ağaçları kesilmeye başlanmış, dibe vurmuşlar. Orda ormanda aslanın tüyleri dökülmüş ölmüş zavallı hayvancık. Leşi hala orda yatıyor. Biz hala bunların kuyruğunda gidiyoruz. Kültürel olarak genlerde bozukluk olmuş adam kendini Tarzan zannediyor. İlk öyle başladı ODTÜ, Boğaziçi gibi yerlerde Matematik,kimya,fizik vb. dersler İngilizce olsun (Sanki öyle öğrendik biz bu bilimi). Eğer öyle olsaydı tarzan fizikçi olurdu. Tarzan hala ağaçlarda. Şu hale bak hala benden başka sesini çıkaran yok.

YAZIDA BİR KUSUR GÖRDÜYSENİZ LÜTFEN BİZE İLETİŞİMDEN ULAŞINIZ. 

Oktay Sinanoğlu'nun Eğitim Dili hakkında Düşünceleri




Burası Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneğidir. Ana tarafım tabi Ankara'nın en eski yerlisi Selçuklulardan beri Sultan 2. Murat'ın Damadı Karacabey'in torunlarıyız. Tabi bir taraftanda Rumeliliyiz. Babamda mecburen değiştokuşta Kavala'dan Selanik'ten buraya göç ettiler. Babam 25 yaşındayken Kavala, Batı Trakya Tamamıyla Türkken şimdi bir tane Türk kalmamış. Oralar Türklerin İstanbul'dan daha fazla yurdu
olmuştur fakat şimdi hatırlayan yok. Tarihini bilmessen bu hale gelinir. Onun için Dışarıda ne kadar Türk kaldıysa bu milletin, bu devletin burada ki Türklerle meşgul olması lazım.

YAZIDA BİR KUSUR GÖRDÜYSENİZ LÜTFEN BİZE İLETİŞİMDEN ULAŞINIZ. 

Yurdışındaki Türkleri Unutmamamız Gerek!


1945 de ben daha çocukken Ankaranın her tarafını Amerikan askeri bastı. Şehrin göbeğine
çok büyük Amerikan üssü yapıldı. Meclisin yanına Amerikan Askeri Kargahı binası yapıldı.
Tabi ben bunların hepsini gördüm. Sonra polisin kıyafetleri değişti. Polislere jipler verildi ve polislerin
kıyafetleri değişti. Sağ Göğüslerine şerif yıldızı gibi kocaman yıldızlar takıldı. Bizde biliyoruz kovboy filmlerinden,bu şerif Wolfest, Yahşi Batı filan. Askerlerin Kıyafetleri değiştirildi. Amerikanın yapmadığı rezillik kalmadı. Ben bunları içinde gördüm ve çocukken dedim ki ya biz Kurtuluş Savaşını neden yaptık, burası sömürge olacak dedim. 2. Dünya Harbine girmemiş ve kaybetmemiş bir ülkenin başkenti işgal ediliyor. Nasıl olur dedik. Bu arada Küçükken iyi hatırlıyorum kitabı açtığın zaman bir tarafında  Atatürk resmi vardı altında Ebedi Şef Atatürk yazıyor diğer tarafında milli şef inönü yazıyor. Bu iş garibime gitti. Gene hatırlıyorum
paraların üstünden Atatürk resmi kaldırıldı İönü resmi kondu. Her tarafta Atatürk heykelleri indirildi İnönü heykelleri konuldu. Vay anasını dedik. Tabi sonradan anladık ki Kurtuluş Savaşı başlarken İnönü İstanbulda Amerikan mandasına girelimde girelim diyenlerdenmiş. Kendi kendine Kurtuluş savaşına girmesi falan biraz hikaye... Birde şunu hatırlıyorum milletimiz Amerikalılar aptal, biz bu amerikalıları sağalım, bunlar aptal falan diyorlar. Ordada ara sıra haberler çıkıyor Amerika şu kadar para Türkiyeye yardım etti. Sonradan öğreniyorum ki Amerikan işgal askerlerine verdiği maaşları Türkiye yardım diye gösterdi. Ben tabi sonradan amerikanın ciğerini çözdüm. O kadar öğrendim ki Amerikalı bana soruyor: "Bizim ciğerimiz nedir? Anlat" Bende diyorum ki "Yok ki nesini anlatayım?". Çok iyi biliyorum cıcığına kadar. Yani bunlar yardım mardım etmez. Bize yardım olarakta para vermemişlerdir, kendi kaynaklarımızla bizi bitirmişlerdir. Zaten en iyi sömürgecilik odur. En iyi misyonerlik kendine yaptırılandır. Bir yazımda bahsetmiştim, Bir ülkenin işgali için iki yöntem vardır. Biri Kaba kuvvet diğeri  yumuşak güç. Kaba kuvvette gelirsin bombalarsın, asarsın kesersin. Viyatnamda olduğu gibi. Bu hem masraflı olur hemde masraflı olur, tepkide olur falan. Bu yöntem etkili bir yöntem değildir. İkinci yöntem yumuşak yöntem: Sana yardım ediceğiz, burs vereceğiz. Orada bir kaç ay kalırsın beynini yıkarlar, bu zamanla arttırılır. Sonra millet kendi eliyle her şeyini teslim eden kafaya gelir. Bu yumuşak güç yönteminin batı açısından en başarılı uygulandığı yer Türkiyedir. Afrikada bile uyandı adamlar, tabi Türkiyede uyananlarda var. Hele bu eğitimden geçmesek kafa çalışır hala. 1945-1946 gibi gizli ikli antlaşmalar imzalanmış. Buların bir kısmını Amerikan Meclisindeki konuşmalardan duydum. Orda itiraz oluyor: "Ya efendim bizim paramız kalmadı ne yardım yapıyoruz?" dediler. Diğeri dedi " Sus ikili antlaşmalara göre o yardım değil" diye ağzından kaçırdı birisi. Antlaşmaya göre verdiği hurdalar Amerikanın malı sayılıyor bize verdiği üsler Antlaşmaya göre istediğimiz zaman elinizden alırız, kullan deriz, kullanma deriz diyorlar. Bunlar zaten bir şey verdiyse ya verdi görünüyordur ya hurdasını vermiştir ya da vidasını dışarıdan istersin.

YAZIDA BİR KUSUR GÖRDÜYSENİZ LÜTFEN BİZE İLETİŞİMDEN ULAŞINIZ.

Atatürkün Ölümüyle Amerikaya Mutlak Teslimiyet başlamıştır

"Bana soruyorlar seni niye gizli cemiyetlere üye yapmadılar? Biz de dedik ki, arkadaş bizim gördüğümüz şimdiye kadar buralara alınmanın iki şartı var: vasıfsız olacaksın, bir de şerefsiz olacaksın. Yani bunlara baktığınız zaman bu adamların tek başına böyle bir cemiyet tarafından pohpohlanıp bir yerlere getirilmeden adam olacak ne bir yetenekleri vardır, ne de kendi başlarına fikirler üretecek, birşeyler yapacak bir davası olmak gibi özellikleri yoktur. Bunlar plastikten adamlardır. Bu plastik adamlar vasıtasıyla işler yürütülür. İşte bir ülke içinden böyle fethedilir. Bunlar da dışarıda yayın yaptık diye övünürler. Ondan sonra da Türkçeyle bilim yapanı cezalandırırlar."

Oktay SİNANOĞLU